10 Haziran 2011 Cuma

mektup ortası

sonra şeyler de var. ben seni, sen beni sevdiğin için değil, ben seni, sen katıksız sen olduğun için sevdiğimden mütevellit kalbimin en ücrâsını sahibinden satılık almışın. boğazlı kazak manzaralı, emlâkçı parası yok, oh kelle. o kadar insanın, o kadar pisliğin ve hem o kadar geçtinin üstünden kararmış, kararmış da sigara kutusunun üstüne fotoğrafı basılmış kalplerimizi didik didik edip en temiz noktasını buluyoruz ya, buluyoruz da o noktayla seviyoruz ya birbirimizi, o işte meselâ çok sportmence bir davranış. önümüzdeki on senenin fair-play ödüllerini kafadan toplarız. yani küçümseme, CVlerimizde on tane fair-play ödülü yazması ne demek biliyor musun, ohooooooo süper bi' şey yani. sonra ben seni severken, sevip de kendimi o duyguya teslim ederken; hayatıma en mükellefinden bir amaç bulmuş gibi hissediyorum ya -böyle hissediyorum, biliyor musun?- çok güzel lan o his. her türlü estetik kalıbına göre çok güzel. onu demeye geldim aslında.
2 Haziran 2011 Perşembe

amen

elbet kuntince psikoanalitik açıklamaları vardır, amma umrumda değil. insan denen varlık, kötülük yaptığını hissederek eylemlerine devam ettiği vakit, bir noktadan sonra geri dönüşü olmuyor. o noktadan sonra işte, içindeki karanlık çıkıp suratına yapışıyor. öteki ile tüm ilişkilerinde hasis ve ikiyüzlü taraf rolünü baştan kabul ediyor. böylelikle içindeki "kötülük yapıyorum." hissinden de kurtuluyor. tarafsızca bakıldığında adil bir anlaşma, di mi karşim? yüce allah-u kelalâka sizleri o noktaya ulaşmaktan korusun.

Yardırıyorlar affedersin.

Zıkkımda

Fotoğrafım
madafaka
z dönüşünden önce son sıçış.
Profilimin tamamını görüntüle
Blogger tarafından desteklenmektedir.