24 Mayıs 2011 Salı

hayır!

hâliyle-tavrıyla-selâmıyla-gülüşüyle hep "pardon, benim parmağım kanamasın. lütfen saçımın teline zarar gelmesin. hayatını alabilir miyim? lütfen ama bak, bileğim incinmesin. alayım, alayım; hayatını alayım. n'olcak ki allasen?" diyenlerden kelli hep.
14 Mayıs 2011 Cumartesi

makarna

kafamda hiçbir yere koşturmayan düşünceler vardı, elimdeki kitabın bir yerlerine dalmıştım. gözlerimi başka bir noktaya çevirdiğimde aç olduğumu farkettim. kitabı bıraktım, mutfağa gittim. canım deli gibi tavuklu pilâv istiyordu, yani deli gibi dediysem yemesem ölecekmişim gibi. evde ne tavuk, ne de pirinç vardı. ve tüm isteğime rağmen dışarı çıkmaktan, markete kadar yürümekten, ona-buna selâm vermekten, alışveriş yapmaktan, eve dönmekten falan kusacak gibi iğreniyordum. istemeye istemeye bir tencereye su doldurup içine makarna attım, yağ falan döktüm. odama geçip kitabı açtım. beş dakika sonra sanki vahiy gelmiş gibi kitabı bırakıp mutfağa koştum. başka bir tencereye evdeki soğanı, domatesi, biberi falan doğradım. birkaç baharat attım. kavurdum, tencerenin kapağını kapadığımda uyanır gibi oldum ve "n'apıyorum lan ben?" dedim. makarnamın geleceğinden endişeli bir vaziyette odama döndüm. gözümün önünde tavuklu pilâv hayâliyle galiba iki sigara içtim ve galiba hiçbir şey düşünmüyordum. neyse, haşlanmış makarnaya sebze bulamacını katıp karıştırdığımda çıkan koku aklımı başımdan aldı. (burada aklımın başımdan alınması eylemi hiçbir mecaz içermemektedir.) bir tabak aldım ve servisimi hazırladım. masaya oturdum. makarnadan aldığım ilk çatalda kalbime bir nükleer bomba düştü, ikinci çatalda karşıma dedem oturdu. elinde yekpare demir şemsiyesi, suratında beyaz ve suskun bıyıkları, sevecen bir gülümseme: "nasıl olmuş oğlum?" dedi, "beğendin mi makarnayı?"

ben küçükken, benim bir dedem vardı. yani tabii ki küçükken vardı; büyük insanların dedeleri olmaz. benim dedem eve akşamları gelirdi. yekpare demir şemsiyesini kapının eşiğine üç kere vurur, sonra paltosunu çıkarırdı. beni kucağına alıp öper, sonra mutfağa götürürdü. kimseyi mutfağa sokmaz, benimle şakalaşa şakalaşa makarna yapardı. dedemin makarnasının tarifini kimse bilmezdi. aynı malzemeleri kullanırlar, "aha bu sefer oldu!" derler, yine de beceremezlerdi. ben ki o makarnayı bir severdim bir severdim; deseler ki kazana kepçe olacaksın; sevinçten terliklerimi yerdim.

bugün, yani on dört mayıs iki bin on bir günü, ben, dedemin makarnasını dedemin bıraktğı yerden devraldığımı belirtmekten onur duyuyorum. bu makarnanın tarifini gözyaşlarımdan başka kimseye vermeyeceğime, gözümün önünde olmalarına rağmen bulamadığım tavuk ve pirinç üzerine yemin ediyorum.
9 Mayıs 2011 Pazartesi

seyran

seyran'ın hayatı gayetle gıcırında gidiyordu. hayatının en büyük dertleri oylamasında birincilik aşk-meşk meseleleri ile komşu kadın arasında gidip geliyordu. klişe olsun diye her şey sakin bir bahar gecesi başladı. seyran bilgisayarının başında eğleniyordu. profil bilgilerini kötüye kullanmayacağına anası-avradı üstüne yemin eden bir eplikeyşına siyasi gruplarından gizli mesajlarına kadar her şeyini emanet etti. birkaç video izleyip uyudu. böyle böyle her gece yeni yeni eplikeyşınlarla sırdaş oldu. çekinli çekavtlı telefonlar aldı. her şey o kadar yavaş alt-üst oldu ki; hiçbir önlem alamadı. önce o uyurken çok önemli profilinde çok önemli arkadaşlarının gözü önünde çok önemsiz videolar-reklâmlar paylaşılmaya başlandı. sonra ondan-bundan kaçarak eğlenmeye gittiği bir mekânda aniden ÇEK-İN! oldu. sonra onun ağzından, çok önemli profilindeki çok önemli arkadaşlarına sayfa sayfa mesajlar yazıldı. iki ay sonunda seyran, porno site sahibi ile bakım ürünleri pazarlamacısı arası bir şeye dönüştü. çok önemli profilinin önemi, seyran'ın önemini bayağı bir aştı. seyran hiç farkında bile değilken profilinin paylaştığı bir karikatür gazetelere düştü. bu karikatürle ilgili başbakanlar falan açıklama yaptı. sonra seyran bir fikir kişisine dönüştü. arada da "+18 ÇOCUKLAR İZLEMESİN!" videoları paylaştığı söylenir oldu. beş ayın sonunda; seyran internetle hiçbir ilişiğinin kalmadığını, işlerin bu noktaya nasıl geldiğini hiç anlamadığını, bir de hem canım çok vaktini aldığını söyledi. kendisi o günden beri ÇEK-AVT dolaşıyor.

ancak bazı söylentilere göre seyran'ın profili hâlen gizliden gizliye aramızda dolaşıyor. değişik paylaşımlar yapıyor, bakım ürünü pazarlıyor ve ürkütücü bir fısıltıyla "ben seyran, bunlar fikirlerim, bunlar da fotoğraflarım..." diyor. eğer siz de gecenin bir vakti internette dolaşabilecek kadar cesur bir insansanız; kim bilir belki günün birinde seyran'ın profilini görebilirsiniz. sağlıcakla kalın gönül kuşları.
8 Mayıs 2011 Pazar

pazar keyfi

öğleden önce yataktan çıkmıyorum. yataktan çıktığım gibi de giyinip yollanıyorum. pastaneye gidene kadar yanımdan önce "BİZ MİLLİYETÇİ HAREKETİZ!" arabası, sonra da "KILIÇDAR KILIÇDAR KILIÇDAROĞLU!!" arabası geçiyor. pastaneden otlu poğaça alıp sahildeki çay bahçesine iniyorum. çay bahçesinin tam karşısındaki güzel sanatlar fakültesi tesislerinde bir düğün var. düğünün programı "kur'an-ı kerim dinletisi, ilâhi geçidi, semazen gösterisi." şeklinde ilerliyor. belediye başkanı çıkıp "allah-u teala başbakanımızı başımızdan eksik etmesin!" diyor. dört bir yanımdan "AMİİİN!" sesleri yükseliyor. yan masamda oturan fularlı teyzeler suratlarını buruşturuyor. iki duble çay eşliğinde kahvaltımı bitirip kalkıyorum. tekelden beş şişe bomonti alıyorum reklâm amaçlı. evime yollanıyorum. bu sırada yanımdan "SAADET BİZDEDİR!!" arabası geçiyor. eve giriyorum. biramı açıyorum. bir avuç dinamit izlemeye başlıyorum. çok huzurluyum, inanamazsın.
1 Mayıs 2011 Pazar

biebe

öğrenilen her yeni bilgi, katatonik hâli besliyorsa; hem sessizlik, bir pusat gibi koruyorsa bedeni; ancak büyük bir fırtınaya gebedir insan. diye öğretmişlerdi, lâkin yalan olabilir. heyecanla ve gururla verdiğin büyük büyük kararlar bayağı bir yanlış olabilir. götünden akan ter, sudan ucuz kalabilir. duyguların en yoğun hâldeyken birden buhar olabilir. ve tüm yaşadıkların, tüm tecrübelerin, tüm yarattıkların, tüm konuştukların; yani ki bütünüyle SEN gereksiz olabilir.

Yardırıyorlar affedersin.

Zıkkımda

Fotoğrafım
madafaka
z dönüşünden önce son sıçış.
Profilimin tamamını görüntüle
Blogger tarafından desteklenmektedir.