7 Mart 2011 Pazartesi

Doğru Adam Yalanı

Doğru adamı buldum, çok mutluyuz yakında evleniyoruz dedi geçenlerde bir arkadaşım. Ben de hiç durur muyum, yapıştırdım cevabı. "Nereden anladın doğru adam olduğunu?" diye sordum. "Kavun değil ki bu koklayıp anlayasın doğru olup olmadığını." diyerek de kâh espritüel kâh ketum olduğumu gösterdim. Anladım işte dedi. Beni seviyor, önem veriyor, yanında değerli hissediyorum kendimi. Mutluyum, o yüzden doğru adam dedi. Hem kariyeri iyi, parası da var, iyi bir baba olabilir. E daha ne olsun?

Bu cümleler aşık olduğun bir adamı anlatmaktan çok çok uzak aslında. Çünkü bence bunlar yanlış, çünkü ben en iyisini biliyorum, çünkü çok gördüm, çünkü herkes beni dinler, çünkü harikayım, aman tanrım hemen koşup kendimi kötülemeliyim, ay dayanamıyorum. Kendimi kötüleme karizmasını çok seviyorum. Allah'ım, sana geliyorum! Neyse, doğru adam, seni mutlu ettirecek, hayatın boyunca rahat hissetmeni sağlayacak adam değildir bana göre. Doğru adam var mı gerçekten bilmiyorum ama varsa da böyle bir şey değil. Yok, kesinlikle değil; nerden mi biliyorum? Çünkü benim Twitter'da yaptığım tespitleri kimse yapamıyor. Adeta bir post-modern çağ filozofuyum, adeta Şebinkarahisarlı bir Meryem'im adeta. Adeta böyle bi' şey, şey işte, şey, Allah'ım sana geliyorum! Neyse, bana kendimi iyi hissettirecek bir adamla hayatımı birleştirmek bencillikten başka bir şey olmaz. Eğer bir adamla evlenmeye karar verirsem bir gün, beni mutlu etmenin yanında üzmeyi, acı çektirmeyi bilen biri de olmasını isterim. Benim doğru adam tanımım da bu. Şunlar da şu, onlar da o. Kuşlar da kuş, böcekler de böcek. Meme de meme, göt de göt. Böyle okuyunca kulağa deli saçması gibi geliyor biliyorum. Üzülmeyin, zaten hepsi deli saçması zaten. Kendime deli deyince süper karizma yapıyorum, çaktırma, şşş. Neyse, benim için acı çekmek de, bazen mutsuz olmak da bir ilişkinin olmazsa olmazı. Mutsuz olmadan, acı çekmeden mutluluğun kıymetini bilemezsin çünkü. Evet evet, benceböyle yani. Bence yani. Bencesi böyle. Seni bilemem, ama bence böyle. Evet. Hıhım.
Pek çok kadının kendilerine doğru adam yalanı söylediklerini düşünüyorum aslında. Biz kadınların doğasında ilgilenilme isteği var fazlasıyla. Bu isteğini doyurabilen bir erkek, çoğu kadına göre doğru adam olabiliyor. İşte bana göre olamıyor. Çünkü azla yetinemem ben, "Ya hep! Ya hiç!" derim her zaman. Derim yani. Karakterim bu benim. Evet, karakterli bir insanım. Hele ki yaş da biraz ilerlediyse, yalnız kalma korkusu da sardıysa, kendilerine söyledikleri yalana önce kendileri inanıyorlar. Nerden mi biliyorum? Ben de geçtim o yollardan. Peheeey, yaş kemâle erdi işte, ehem. Neyse, beni önemsiyor, bana değer veriyor, bir dediğimi iki etmiyor, eh o halde doğru adam bu kafasına giriyorlar. Yok öyle bir dünya sevgili hemcinslerim. Size acı bir haber vereyim; o doğru sandığınız adamlar bir süre sonra sıkılıp kaçıyor ve sizler onların aslında doğru adam olmadığını anlıyorsunuz acı bir şekilde. Ki bence zaten doğru adam diye bir şey de yok. Kaçıyorlar işte, sende unuttuğu kazağını geri almasını bekliyorsun, ama almıyor. Kazağa bakıyorsun, duvara bakıyorsun, yıllar geçiyor. Dönmüyor işte dönmüyor. Sonra evine doktorlar giriyorlar, ellerini bağlıyorlar, bir arabaya bindiriyorlar, piknik alanı gibi bi' hastaneye götürüyorlar, sonra koğuşa atıyorlar, sonra ordaki Sabiha abla donunu istiyor, vermiyorsun, Sabiha abla sana saldırıyor, kafanı kalorifere vuruyor, sonra kanlar akıyor, kanlar akıyor, kanlar akıyor, sonra, so-son-sonra ALLAH'IM SANA GELİYORUM! Neyse, yanlışları diğerlerine göre daha az olan adam var. Hıhım, kesinlikle öyle, evet, bence kesin yani. Kanlar akıyor, hıhım, kesin.
Ben de gidip yanlışı daha az olan adamın doğru adam olduğuna kendimi inandırmaya başlayayım o halde. Görüşürüz okuyucu. Kanlar akıyor, hıhım, evet.

A Tribute to This!

0 yorum:


Yardırıyorlar affedersin.

Zıkkımda

Fotoğrafım
madafaka
z dönüşünden önce son sıçış.
Profilimin tamamını görüntüle
Blogger tarafından desteklenmektedir.