6 Mart 2011 Pazar

üryan

yavaş yavaş toplandılar. mağara aralıklarından, gayya gurultularından, göğün genişliğinden parça parça toplandılar. sanki onların dışında kimsenin bilemeyeceği bir SÛR varmış da, o SÛR'a üflenmiş gibi bir araya geldiler. önce ayak parmakları ve kimliksiz kaslarla isimsiz kemikler birleşip iki tane ayak oluşturdular. sonra uzaktan bakana yanardağ gibi gözüken bir birleşme başladı. yerden göğe doğru bir vücut inşaa edildi. görene çok tanıdık, bakana çok sıradan, duyana çok sessiz gelen bir vücut. iki bacağının arasından kaf dağı kamaşır. kamaşmakla kalmaz, vücuda verip veriştirir ve lâkin vücut hiç hareket etmez artık. sanki hiç vücûda gelmemiş gibi, sanki yeni komşu olan kanlar-kemikler-kaslar-beyinler yeni yerlerini yadırgamışlar gibi. kaf dağı'nın tepesindeki kuşun adı da Ketin. Ketin'in gördüğü vücut, diğer görünüşlere göre farklı, gibi, sanki. tabandan diz kapağına dek kafasını kaldırması iki yıl sürer, dizden bele kadar olan bölüm karanlık, belden göğüs kafesine hadi yedi sene desek de; zamanın zeminini zırıldatan aslında göz bebekleri. akı yokmuş, karası çokmuş, ışığı da körmüş gibi. bakınca kadîm acılara gülecekmiş, canlının içini okuyup, eşyanın yasasını kıracakmış gibi. bilinçaltını örten tek battaniye yokmuş, yerküre gökküreye, gökküre de uzay diyarlara uçacakmış gibi. seyretmesi için âleme inmiş, sanki büyük bir güzellik bahşetmiş, ücrâ sırların toplandığı sinir ucunda tahterevalliye binecekmiş gibi. tahterevalliden havalanıp bir kuşa dönüşecekmiş gibi. bir kuşa dönüşecek de pırıl pırıl uçup Ketin'in yanına konacakmış gibi. yani ki kalp dayanmazmış gibi ölüp de dağın tepesinden yere çakılmış Ketin.

0 yorum:


Yardırıyorlar affedersin.

Zıkkımda

Fotoğrafım
madafaka
z dönüşünden önce son sıçış.
Profilimin tamamını görüntüle
Blogger tarafından desteklenmektedir.