8 Kasım 2011 Salı

sosis dedi

artık istanbul'a sadece işim düştüğünde gidiyorum. (ayda iki-üç kez, kayıtlara geçmesi açısından) her gittiğimde de sosisli yemeden dönmüyorum, ki sağolsunlar her yerde satıyorlar, mis. araca yanaşırken işte, istanbul'da olduğumu ve hâlâ sosisli yemediğimi farkettim, büfeye koştum. sekiz yaşında bir çocuk var ki, dedim "abicim bi' sosisli, ketçap olmasın." sağolsun ketçap koydu, dedim "ketçap olmasın demiştim." (içimden "aman, ne olacak, çocuğu kırmayayım, alayım." diyordum, kayıtlara geçmeli bacısından) buralar normal hep. çocuk büfeci, ketçaplı sosis falan.

sonra çocuk büfeci dâhi olduğunu, sekiz yaşında esnaflığı kaptığını, geleceğinin parlak olduğunu falan lap diye anlatmak istemedi herhalde ki, dedi "ketçap mı koydum?", ben de dedim "ne?", dedi "koymadım ketçap.", dedim "koydun affedersin, bayağı ketçaplı o.", dedi "allah allah ben niye hatırlamıyorum?", dedim "boğazını keserim, pişman da olmam." (ama içimden, kayıtlara geçmeli gacısından)
yanisi dedim "şimdi o ekmeği elinden bırak. bıraktın mı? güzel. şimdi git ordan başka ekmek al, onu değil, şu gevrek olanını. heh, gel bak şimdi içine yeni bir sosis koy. aferin sana. al kaşığı, suyundan da koy. oy canım benim. turşu olsun bir de." eli ketçaba kaydı. "bırak ketçabı şimdi, biraz uzağına koy ketçabı, unut oğlum ketçabı, o sana göre değil." "ne diyorsun abi?" dedi. dedim "versene sosisi, ne bekletiyon? kaç lira şimdi bu? bi' buçuk liram yok, al şu bi' lirayı, üstü de borcun olsun, sonra ödersin."
"abi?" dedi.
dedim "sok o parayı cebine, itiraz istemem, genç adamsın, haydi eyvallah."

al dedi çocuklarını dedi çocuklarını istiyorsan dedi kendini dedi al kendini dedi git dedi nerde kalırsan kal dedi bana. (kayıtlara bi' geçti anasından!)

0 yorum: