14 Şubat 2011 Pazartesi

on dört şubat kutlu olsun. sevinin küçükler, övünün büyükler.

hikâyemizin kahramanı ayten on dört yaşından beri her on dört şubatta sevgilisine on dört mısralık on dört şiir yazmak isterdi. ayten'in simetri ve sayılar ile ilgili on dört adet takıntısı, her takıntısının da on dört adet sebebi vardı. ayten'in hayatında sadece on dördün özel bir yeri yoktu. uğurlu rakamı sekiz, doğum günü şubatın yirmisiydi. o doğduğunda babasının yaşı yirmi dört, annesininki ise yine yirmi dörttü. babası annesini dördüncü noter'de görmüş, yaklaşık otuz gün peşinden koşmuş ve en sonunda iknâ etmişti. annesi ile babası yaklaşık yüz yirmi iki gün flört etmiş ve en sonunda kırtasiyeden bir adet nikâh defteri edinmişlerdi. nikâh defterinin on üç sayfası vardı. ayten dokuzuncu caddedeki hastanenin beşinci katında doğmuş, iki gün boyunca da üçüncü katında kalmıştı. ayten on üç yaşındayken bir trafik kazası geçirmiş, bu trafik kazasından sonra ameliyat olmuş, ameliyattan sonra ise toplamda yirmi üç dikiş yemişti. yani hiçbir yakınlıkları olmamasına karşın ayten, hayatını on dört ile ilişkilendirmeye çalışıyordu. çalıştı-çabaladı ve en sonunda on şubat iki bin yirmi sekizde çok sevebileceği bir adam buldu, onunla üç saatte sevgili oldu. on dört şubatı iple çekmeye başladı ve ipin her metresinde bir şiir yazdı, on dört mısralık. on üç şubat gecesi saat on bir sıfır dokuzda on dördüncü şiirini bitirdi ve uyudu. rüyasında sabah buluşacağı sevgilisini gördü ama hiç uyanamadı. on dört şubat iki bin yirmi sekiz günü saat sıfır yedi on dörtte dünya, bir göktaşı çarpması sonucu içine kapandı, kimseyle konuşmadı.

0 yorum: